için arama sonuçları :
Bursa Diyabet ve Obezite Cerrahisi Kliniği
Grip ve korona virüs bulaşma yolları ve klinik belirtileri açısından birbirine benziyor. Ancak gripte akciğer tutulumunun daha az olması, grip tedavisinde anti viral etkili ilaçların bulunması genel olarak ölüm riskini azaltıyordu. Fakat korona virüsün öksürük, boğaz ağrısı, yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve solunum yetmezliğiyle seyri daha şiddetli ve ölüm riski de daha fazla.
Corona virüsün (korona19) bulaşmasını tek başına engelleyebilecek veya tedavi edebilecek herhangi bir besin olmasa da sağlıklı ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve düzenli uyku bir araya geldiğinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle bariyatrik (bariatrik) veya metabolik cerrahi hastaları evde kaldığımız bu süreçte açık havada veya toplu alanlarda yapacağımız fiziksel aktivitelerimiz kısıtlanmış olsa da evde yapılabilecek aktiviteler, ruh sağlığına iyi gelecek yoga pilates gibi sporlar değerlendirilebilir. Yalnız kalabileceğiniz alanlarda açık havada yapacağınız yürüyüş gibi egzersizler de fiziksel ve ruh sağlığına iyi gelecektir. Uyku saatlerinizin düzenlenmesi de bu durumu olumlu etkileyecektir. Bağırsak hareketlerinizin yavaşladığı gece saatlerinde besin tüketiminden kaçınmalı, yara tamir mekanizmalarınızın çalıştığı, ruh ve beden sağlığınız için hormonların salındığı saat aralığında uyuyor olmanız özellikle 23:00-03:00 aralığını yakalamanız bedeninize ve bağışıklık sisteminize iyi gelecektir.
Bu dönemi rahat geçirmek için yeterli, dengeli ve çeşitli beslenmeye dikkat etmelisiniz. Tüketeceğiniz gıdaların protein, lif, vitamin, mineral ve antioksidanlardan zengin olması; tabaklarınızda protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması dengeli beslenme için önemlidir.
Evde geçirdiğiniz bu dönemde; sık sık dışarı çıkmamak adına besinlerinizin çoğunluğu uzun ömürlü ve dayanıklı olanlardan oluşmalı. Bu dayanıklı gıdalardan olan günlük sebze ve meyvelerden her gün yeterli miktarda tüketmelisiniz.
Bulunduğumuz mevsime uygun uzun süre dayanabilecek sebzelere karnabahar, lahana, kabak, brokoli, biber, turp; meyvelere ise elma, portakal, greyfurt, mandalina, olgun olmayan muz örnek verilebilir. Özellikle narenciye grubu dediğimiz meyveler bağışıklık sistemini destekleyici C vitamininden zengin olduğu için bu meyvelerin tüketimine ağırlık verilmeli, mümkünse yemeklere ve salatalara taze limon sıkılmalıdır. Ayrıca dayanıklı sebzelerin raf ömrünü uzatmak için yıkamadan ve kesmeden buzdolabında saklanmalısınız.
Diğer bir dayanıklı ve besin değeri yüksek besin grubu ise bitkisel protein kaynağı olan kuru baklagillerdir. Yeşil, kırmızı mercimek, nohut, fasulye çeşitleri, barbunya vb. gıdalar her gün tüketilebilirler. Bu grubun pişirme süresi uzun olduğundan; büyük miktarlarda haşlanıp hazırlanıp daha sonra hızlıca pişirilebilecek veya kolayca tüketilecek şekilde buzlukta porsiyonlanarak saklanması tüketimini kolaylaştıracaktır. Haşladığınız kuru baklagilleri yemek olarak tüketmek harici salatanızın proteini içeriğini arttırmak için de kullanabilirsiniz.
Selenyum ve omega3 kaynağı olan, bağışıklığı güçlendiren ve haftada en az 2 kez tüketilmesini önerdiğimiz balık çeşitlerinin mümkünse en tazesini; tazesini bulamadığınız durumlarda ise dondurulmuş veya konserve ton balığı (light ve yağı çok iyi süzülmüş olması şartı ile) gibi alternatiflerini kullanılabilirsiniz.
Yumurta ve peynir çeşitleri de uygun koşullarda saklandığında uzun süre dayanabilen kaliteli hayvansal protein kaynaklarından bir diğeridir. Her gün kahvaltılarımızda selenyum açısından zengin olan ve insan vücudu tarafından %100 ü kullanılabilen tek protein kaynağı olan yumurtaya yer vermeliyiz. Proteinden zengin peynir ve yumurta olan ve bunlara eşlik edecek mevsime uygun sebzelerle bir kahvaltı edebilirsiniz.
Dikkat edeceğiniz önemli noktalardan biri ise çiğ veya az pişmiş hayvansal besinlerin tüketilmemesi olacaktır. İyi pişmiş olarak tercih etmelisiniz.
Bazı hastalıklara neden olabilen virüs ve bakterilere karşı; şu anda yaşadığımız Covid19 salgınına karşı vücudun önemli savunma mekanizmalarından olan antikorların üretimi için her gün yeterli miktarda protein almanız gerekmektedir. Yetişkin bir bireyin günlük alması gereken protein miktarı en az 60 gram denebilir. Bu yüzden doğru ve sağlıklı protein kaynaklarına günlük beslenmemizde mutlaka yer vermelisiniz.
Ayrıyeten yararlı mikroorganizmalar olan probiotiklerin bağışıklığımızı desteklediği artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Günlük beslenmemizde probiyotik yoğurtlara ve kefir gibi besinlere yer vermeliyiz. Yoğurt aynı zamanda iyi bir çinko kaynağıdır; enfeksiyon sürecinde antikor üretiminde görev alır. Bununla birlikte yoğurtta doğal olarak bulunan konjuge linoleik asit bağışıklık sistemini güçlendirmekte en önemli bileşiklerden bir tanesidir.
Prebiyotikler ise probiyotiklerin besinleridir; bu besinleri tüketerek aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlenmesini destekleyebilirsiniz. Bu besinlerden bazıları enginar, kereviz, pırasa, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, muz ve kuru baklagiller gibi besinlerdir. Probiyotik bir gıdayı, prebiotik bir gıda ile tüketmek ise bağışıklık için ultra güçlü bir etki yaratacaktır. Örneğin; kefir ile muzu beraber tüketmek gibi veya probiyotik yoğurt ile enginar yemeğini beraber tüketmek gibi alternatifler oluşturabilirsiniz.
Diğer bir protein kaynağımız ise bol miktarda konjuge linolenik asit içeren süttür; süt immünoglobülinleri de içerir ve bağışıklık sistemimiz için önemlidir. Oda sıcaklığında sütünüze 1 tatlı kaşığı bal ekleyerek balın antioksidan etkisiyle sütü zenginleştirebilirsiniz.
Diğer bir bağışıklık güçlendirici ise propolistir. Bal arısı kovanından elde edilen propolis çok güçlü bir bağışıklık sistemi destekleyicisidir. Her gün propolis desteği alabilirsiniz.
Kükürtlü sebzelerden olan brokoli, lahana, karnabahar, brüksel (bruksel) lahanası, pazı, turp çeşitleri, şalgam, soğan, sarımsak gibi sebzeler içerdikleri sülforafan adlı fitokimyasal sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici, enfeksiyonlardan koruyucu etkiye sahiptir. Günlük beslenmenizde sık sık yer vermelisiniz. Yemeklere sarımsak soğan kullanarak, sebzeleri ise fırında veya buharda haşlayarak veya salata şeklinde tüketebilirsiniz.
Antiinflamatuar özelliğe sahip omega 3 yağ asitlerinden zengin bir beslenme zatürre, astım gibi solunum yolu enfeksiyonlarını önlediği, viral enfeksiyonlara karşı koruyucu olduğu biliniyor. Omega 3 yağ asitlerinden zengin olan ceviz, keten tohumu, çiya tohumu gibi gıdaları beslenmenize eklemelisiniz. Salatalarınıza veya yoğurtlarınıza her gün 1 tatlı kaşığını geçmeyecek şekilde ekleyebilirsiniz. Özellikle chia tohumunun fazlası toksik etki yapabilir. Porsiyon kontrollü gitmek daha sağlıklı olacaktır.
Antioksidan özellikleriyle bağışıklığı destekleyen; antiinflamatuar etki gösteren baharatları da günlük beslenmenize eklemeli; yemeklerinize içeceklerine ilave ederek tüketmelisiniz. Mutfaklarda sık sık yer alan tarçın, karanfil, fesleğen, kimyon, kekik, nane, biberiye, karabiber, zencefil ve zerdeçal gibi baharatlar beslenme düzeninizde bu süreçte daha sık yer almalı. Örneğin; çok kuvvetli antioksidan etkinliği olan zerdeçalın vücut tarafından emilimi; karabiberin içerdiği piperin maddesi ile birleşince, bir yağ kaynağı ile beraber tüketilince ve ısı ile artmakta. 1 su bardağı süte ilave ettiğiniz 1 tatlı kaşığı zerdeçal ve yarım çay kaşığı karabiberi ısıtıp daha sonra içerisine birkaç damla zeytinyağı ilave ettiğinizde güçlü bir içecek elde etmiş ve bağışıklığınızı desteklemiş olursunuz. Bu şekilde hazırladığınız bir bardak süt ile veya bu karışımı kefire karıştırarak ısıtma işlemi uygulamadan bir ara öğün yapabilirsiniz.
Kanser savaşçısı olarak da bilinen kırmızı- mor meyveler ve sebzeleri de beslenmenize dahil ederek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz. Örneğin; pancar, nar, siyah üzüm, böğürtlen, ahududu, yaban mersini gibi meyvelerden yararlanabilirsiniz. Donmuş halde olanları da tercih edebilirsiniz. Tek başına tüketilmesindense probiyotik ilaveli yoğurtlar ile tüketebilirsiniz.
Bu dönemde sıvı tüketimine her zaman olduğu çok önem vermeli ihmal etmemelisiniz; günlük su alımımızı 1,5 litre altına düşürmemelisiniz. Gün içinde ıhlamur, adaçayı, yeşil çay gibi bitki çayları tüketebilirsiniz, içine C vitamini seviyesini arttırmak adına limon ve portakal dilimleri de ilave edebilirsiniz.
Her zaman olduğu gibi yemeklerinizi evde pişirmeye gayret etmeli, olabildiğince dışardan sipariş vermemeye çalışmalısınız. Fakat mecbur kaldığınızda soğuk yemekler yerine pişmiş yemekler tercih etmelisiniz.
Örnek Beslenme Düzeni
Kahvaltı:
Ara Öğün:
Öğle:
Veya
Veya
Ara Öğün:
Veya
Akşam:
Veya
Veya
Ara Öğün:
BURSA DİYABET KLİNİĞİ
BURSA OBEZİTE KLİNİĞİ
OBEZİTE VE DİYABET KLİNİĞİ
DR. ERSUN TOPAL
DYT. ÖZGE DOĞU
0545 629 29 48