için arama sonuçları :
Bursa Diyabet ve Obezite Cerrahisi Kliniği
OBEZİTE CERRAHİSİ veya AMELİYATSIZ OBEZİTE TEDAVİSİ SÜRECİNDE AĞIRLIK KAYBINDA DURAKLAMA (PLATO) DÖNEMİ
Gerek obezite cerrahisi (tüp mide veya gastrik bypass) sonrası gerek ameliyatsız obezite tedavisi yöntemlerinin (diet, egzersiz, mide balonu, mide botoks) deneyimlendiği süreçte kilo/ağırlık kaybı sırasında gerçekleşen duraklama, plato dönemi olarak adlandırılmaktadır.
“Kilo vermem neden durdu? Bir aydır hiç tartıda azalma görmüyorum acaba neden?” Şeklindeki sorularla biz Obezite Tedavisi ile ilgilenen profesyoneller (Bariatrik Cerrah, Bariatrik Diyetisyen) olarak çok sık karşılaştığımız bir konudur ve bu durumu sizlerle paylaşmak istedik. Şöyle ki; İnsan vücudu, her zaman kararlı bir denge haline gelmeyi hedeflemektedir. Kilo alma ve verme dönemlerinde, kararlı denge durumu bozulabilmekte ve bu dengelerin bozulması vücutta stres faktörleri oluşturabilmektedir. Stres faktörleri, Obezite Cerrahisi yada Cerrahi dışı yöntemle deneyimleyen kişilerde ağırlık kaybının duraksamasına neden olan ANA SEBEPLERDENDİR. Kilo kaybı ile birlikte vücutta yağ miktarı azalmakta ve bu nedenle YAĞ MİKTARI AZALDIKÇA ağırlık kaybı da yavaşlamaktadır. Ayrıca hem obezite cerrahisi sonrasında hem de obezite cerrahisi dışı yöntemler sırasında düşük kalorili beslenme “açlık sinyallerini tetiklemekte” Açlığın oluşturduğu “stres sinyalleri” ile vücut kıtlık durumuna geçmekte ve “enerji alımı azaldıkça, vücut alınan enerjiyi depolamak” istemesi şeklinde tepki vermektedir. Bu sayede vücut “açlık durumunda yakılabilecek depolar oluşturmayı” hedeflemektedir. Bu temel sistemi korumak için vücut, dönem dönem “kendini koruma durumuna” geçebilmektedir. Obezite cerrahisi yada ameliyatsız obezite tedavisi sırasında ortaya çıkan “ağırlık kaybı ile birlikte vücudun çalışması için ihtiyaç duyduğu enerji olan bazal metabolizma hızı da düşmekte” yani alınması gereken enerji miktarının sınırlandırılması gerekmektedir.
Obezite tedavisi sürecinde, hormonların ağırlık kaybına uyumu zaman almaktadır. Diyet dönemince özellikle metabolizma üzerine etkili olduğu bilinen hormonların (Tiroid hormonları, sex hormonları, büyüme hormonları, kortizol) düzeyleri takip edilmeli ve gerekirse hekim desteği ve medikal tedaviler ile düzenlenmelidir.
Obezite cerrahisi geçirmiş yada cerrahi dışı yöntemler ile zayıflama sürecinde her hastada (gerek tüp mide ameliyatı geçirmiş olan yada gastrik bypass ameliyatı geçirmiş olsun) ve mutlaka karşılaştığımız “kilo verme yada ağırlık kaybındaki duraksamaların” birçok nedeni olabilmektedir. Bursa Diyabet ve Obezite Merkezi (BUDOM) olarak sizin için plato döneminde dikkat edilmesi gereken noktaları derledik.
1.HER GÜN TARTILMAYIN!!!
Her gün tükettiğiniz besinin bir olmadığı gibi her gün ağırlığınız da aynı olmayabilir. Önceki gün tükettiğiniz sıvı miktarı, tuz miktarı, alınan kafein miktarı, özellikle kadınlarda adet dönemi öncesi dönem gibi birçok faktör ağırlığınızı etkilemektedir. Günler arasında değişen ağırlık, sizi olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Bu sebeple ağırlık kaybı döneminde “bir haftalık periyotlarla tartılmanız” önerilmektedir. Özellikle ülkemizde malum hafta sonu etkinlikleri, piknikler, mangal ritüelleri, hafta sonu yemek davetleri, hafta sonu brunch gibi kahvaltı etkinlikleri “diyet düzeninizi sabote etmesi muhtemel” ortamlar oluşturmakta, bu da özellikle pazartesi sabah haftalık beklenen tartı değişikliklerini etkilemektedir. Bu sebepten, BUDOM Ekibi olarak biz “her pazartesi sabah tartılmanızı” öneriyoruz, çünkü pazartesi sabah “tartıda kendinize hesap verecek olmanız” sebebi ile “hafta sonu aşırı yemekten” kendinizi korumuş olursunuz
2.GERÇEKTEN DURAKSAMA DÖNEMİNDE MİSİNİZ?
Gerçekten duraksama döneminde misiniz yoksa diyete uyumda bir sorun mu yaşıyorsunuz tespit edin. Diyete uyumunuzu kontrol etmek için en etkili yöntemlerden biri “her gün yediğiniz tüm öğünleri” not almak olacaktır. Bu sayede “yeme farkındalığı” geliştirecek ve gözden kaçan noktaları “atıştırmalıkları, kalori alımlarını” yakalamış olacaksınız. Günlük kalori alımınızı basitçe yazabileceğiniz “çok çeşitli telefon uygulamaları/aplikasyonları” da mevcuttur, bu applikasyonlar sayesinde siz yediklerinizi yazdığınızda uygulama kalori miktarını otomatik hesaplayarak” “günlük kalori disiplini sağlamanızı” kolaylaştıracaktır. “Kullanıcı dostu” tabir edilen BUDOM Ekibi olarak bizzat test ettiğimiz bazı diyet uygulamaları (aplikasyonlar) şunlardır;
-FORMDA KAL TÜRKİYE (T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI UYGULAMASI)
-NOOM YADA NOOM COACH
-DİYET KOÇUM
-DİYETKOLİK ONLİNE
-FATSECRET KALORİ SAYACI
Diyette motivasyon düşüklüğü yaşadığınız noktalarda, hedeflerinizi hatırlamalı ve uzman desteğine başvurmalısınız.
3.HAREKETİNİZİ ARTTIRIN!
Tükettiğiniz besinlerin kalitesi ve içeriği (protein karbonhidrat ve yağ dengesi) ne kadar önemli olsa da “enerji dengesi” diyetin temellerinden biridir. Aldığınız enerjinin harcadığınızdan az olması durumunda enerji açığa çıkmakta ve ağırlık kaybı gerçekleşmektedir. Enerji harcamasını arttırmanın temel yollarından biri fiziksel aktivitedir. Haftada 150-200 dakika yapılan egzersiz, enerji harcamasını desteklerken diyabet, kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların riskini azaltmaktadır* (DiabetesCare 2020)
Artık pek çok akıllı telefonda mevcut olan “adımsayar” gibi uygulamaları göz önüne almalı, “günde içindeki hareketliliğinizi” de arttırmalısınız.
4.UZUN SÜRELİ AÇLIKLARDAN KAÇININ!
Uzun süreli açlıklar, stres faktörlerini tetikleyerek enerjinin vücuda depolanmasına ve vücutta yağ kütlesinin artışına neden olmaktadır. Özellikle duraklama dönemindeyseniz, ana öğünlerinizin arasına süt, yoğurt, kefir gibi protein kaynakları yerleştirebilirsiniz.
Yükselişe geçen beslenme trendlerinden biri olan “aralıklı oruç”, uzun süreli açlık periyotları içermektedir. Aralıklı oruç, otofaji denilen hücrenin kendini sindirmesi içeren bir süreci içererek vücudun yağ oranını azaltmayı hedeflemektedir. Her diyetin bireye özgü olması gerektiği gibi aralıklı orucun kişiye uygunluğu da bir uzman tarafından değerlendirilmelidir. Aralıklı oruç diyetlerine dair yapılan çalışmalarda aralıklı orucun ağırlık kaybı sağladığı ancak sağlanan ağırlık kaybının normal sağlıklı beslenme örüntüsü ile aynı olduğu saptanmıştır. Obezite ve metabolik cerrahi sonrası dönemde hastaların, yeterli enerji ve protein alımına ulaşması için öğün planlarının sık olması tercih edilmelidir.
5.KAN PARAMETRELERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN
Vitamin ve mineral eksiklikleri kilo vermenin önünde engel oluşturabilmektedir. Ülkemiz şartlarında yapılan araştırmalar bize göstermiştir ki özellikle “Demir ve D vitamini eksikliğine” toplumumuzda sıklıkla rastlanılmaktadır.
Obezite cerrahisi adayı hastalarımızın “ameliyata hazırlık aşamasında” yapmış olduğumuz testlerde de “en sık eksikliğini gördüğümüz vitaminlerin; D-vitamini, B12 ve demir” olduğunu görmekteyiz. Obezite cerrahisi sonrası kilo verme sürecinde ya da ameliyatsız obezite tedavisi süreçlerinde de belli aralıklarla vitamin ve mineral kan düzeyleri takibi yapılmak zorundadır. Özellikle D vitamini, Vitamin B12, folik asit, demir, magnezyum seviyelerindeki düşüklük ağırlık kaybını duraksamaya uğrattığı bilinmektedir.
Metabolizmamızı direkt etkilediği bilinen tiroid hormonlarındaki düşüklük (hipotiroidizm yada yaygın adı ile Guatr hastalığı), insülin direnci (HOMA-IR), kabızlık ve kadınlarda adet düzensizlikleri (polikistik over hastalığı yada yaygın adı ile PKOS) gibi sağlık sorunlarının metabolizmayı yavaşlatarak kilo verme hızımızı etkilediğini bilmekteyiz. Düzenli klinik ve kan vitamin düzeyi kontrolleri, dengeli bir diyet ve gerekli vitamin ve mineral takviyeleri ile oluşabilecek engellerin önüne geçilebilmektedir.
D vitamini; besinlerle alınamamaktadır bu sebeple eksiklik durumunda hekim önerisi ile ve-BUDOM Kliniği olarak geçmiş tecrübelerimiz doğrultusunda KESİNLİKLE MÜSKÜLER FORMDA YANİ İĞNE OLARAK-takviye edilmesini önermekteyiz. Güneş ışığının dik geldiği öğle saatlerinde vücudumuzda sentezlendiği bilindiği için hastalarımıza doğal yollardan D vitamininden faydalanabilmesi için öğle saatlerinde her gün 15-20 dakika özellikle kısa kollu kıyafetler giyip el bilek içlerini açarak güneş koruyucular olmaksızın güneş ışığından faydalanılmasını önermekteyiz.
Demir; Doğada bitkisel ve hayvansal olmak üzere iki çeşit besinsel kaynağı bulunmaktadır. Demirin hayvansal kaynakları; özellikle ciğer dalak gibi sakatatlar, kırmızı et, kümes hayvanları ve balıktır. Hayvansal kaynaklardan yararlanım oldukça yüksektir. Örneğin; halk arasında demir denince akla pekmez gelmekle birlikte, “dana/koyun ciğerinde pekmezin 20katı oranında demir bulunmaktadır”. Bu sebeple “demir düzeyi düşük” kişilerde pekmez yerine ciğer yemesi önermekteyiz. Demirin bitkisel kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagilller ve ceviz gibi yağlı tohumlardır. Bitkisel kaynakların yararlanımı daha düşüktür ve emilim birçok faktörden etkilenmektedir. Demir eksikliği yaşıyorsanız:
Bitkisel demir kaynakları ile kalsiyum kaynaklarını bir arada tüketmemeye özen gösteriniz. Örneğin ıspanağı yoğurtla tüketmemelisiniz. Demirin emilimini arttırmak için demir kaynakları ile birlikte C vitamini içeren taze meyveler tüketmeye çalışmalısınız. Örneğin, etin yanına limonlu ve yeşil biberli bir salata yemeniz demir emilimi için ideal şartları oluşturacaktır.
Kabızlık; temel olarak üç sebebi vardır; tükettiğiniz su miktarı, tükettiğiniz lif miktarı ve barsaklarınızın motilitesi (hareketliliği). Özellikle Tüp mide ameliyatı sonrası kabızlığa sık rastlanmakta, ancak gastrik bypass ameliyatı sonrasında barsak boyunda bir miktar kısalmadan gıdaların barsakta katettiği yol kısaldığından dolayı gastrik bypass ameliyatı sonrası kabızlık neredeyse hiç görmemekteyiz. Eğer bir obezite cerrahisi sonrası ya da cerrahi geçirmeyen bir kişide kabızlık mevcut ise; Beslenmenizde lif ve sıvı tüketimini arttırmalısınız. Diyetinizdeki lif kaynakları; sebze, meyve, kurubaklagiller ve tahıllardır. Öğünlerinize yeşil salatalar eklemeli, haftada 1-2 kez kurubaklagil tüketimi sağlamalısınız. Sıvı alımını arttırmak için; kompostolar tüketmeli, kefir tüketimi sağlanmalı ve su tüketimi arttırılmalıdır. Su tüketiminizi arttırmak için telefonunuza su anımsatıcıları indirebilir, bir “şişe” ile su tüketiminizi takip edebilirsiniz. Su tüketimine teşvik için suyun içine sevdiğiniz besinleri ekleyebilirsiniz. Meyveler, kabul tarçın ve taze nane sıklıkla tercih edilmektedir. Ayrıca Barifit firmasının piyasaya sunduğu “water drops” adı verilen “su tatlandırıcıları” da mevcuttur, bu konuda Bariatrik Diyetisyenimiz Burcu Negizsoy’dan bilgi alabilirsiniz.
6.STRES YAPMAYIN.
Diyet, bir gün boyunca ağzınızdan giren her besini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Diyet, yalnızca ağırlık kaybı anlamına gelmemektedir. “Ağırlık kaybına odaklanarak” oluşturulan stres, hedefinize ulaşmanızı geciktirebilir. Bu sebeple bu süreci sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanıp beslenme bilgi düzeyinizi arttıracak şekilde planlamanız önerilmektedir.
Unutmayın; “sağlıklı beslenmek bir sanattır.”
7.UYKUNUZU DÜZENLEYİN.
Gece salgılanan leptin hormonu, yağ yakımını desteklemektedir. Leptin hormonu azaldığında yağ yakımı desteği kesilmekte ve kilo kaybında duraksamalara neden olabilmektedir. Yeterli bir uyku, leptin hormonunu arttırırken vücudun biyolojik saatini düzenlemektedir.
8.FONKSİYONEL BESİNLERDEN FAYDALANIN.
Bazı besinler içerdikleri bileşenler ile ağırlık kaybını desteklemektedir. Özellikle fitokimyasal grubu bileşenler, vücudun ısı üretmesini sağlayarak enerji harcamasını desteklemektedir.
Acı biberdeki kapsaisin, zencefildeki gingerol ve paradol, karabiberdeki piperin, nanedeki mentol, hardaldaki isothiosiyanat, tarçındaki cinnamaldehit, yeşil çaydaki kateşin, çay ve kahve içeriğindeki kafein ve yeşil sebzelerdeki nitrit oksit bu besinlere örnek verilebilir. Besinlerin hazırlanmasında yağsız yöntemleri tercih edip acı biber, zencefil, karabiber ve nane gibi baharatlar ile tatlandırabilirsiniz. Yemek aralarında çay, kahve ve yeşil çay tüketimi sağlayabilirsiniz ancak kafein alımınızı arttırırken su tüketimini arttırmayı ihmal etmemelisiniz.
Unutmayın ki kilo verme bir süreçtir. İnişler, çıkışlar ve duraksamalar oldukça olağandır. Duraksama ile birlikte diyete olan uyumunuzun bozulması, sürecin uzamasına neden olabilmektedir. Sabırlı davranmalı ve sürece olan inancınızı yitirmemelisiniz. Unutmayın; obezite cerrahisi öncesi ve sonrası süreçlerde size sadece bir telefon kadar uzağınızdayız.
Dyt. Burcu Negizsoy Op. Dr.Ersun Topal
Bursa Diyabet ve Obezite Kliniği