için arama sonuçları :
Bursa Diyabet ve Obezite Cerrahisi Kliniği
OBEZİTE VE METABOLİK CERRAHİ İLE BARSAKLARIMIZDAKİ MİKROBİYOTA
Obezite, beraberinde birçok ikincil hastalıkları getiren sistemik metabolik bir bozukluktur ve zaman geçtikçe yaygınlığı artış göstermektedir.
Obezitenin temelinde fazla enerji alımı yer alsa da fiziksel, psikolojik, genetik ve çevresel birçok faktörden etkilenmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından açıklanan çalışmada, “obezite: en riskli 10 hastalıktan biridir ve kanser, kalp-damar hastalıkları gibi ölüm oranlarını (mortaliteyi) arttıran birçok hastalıkla ilişkilidir.”
Mikrobiyota nedir?
Sindirim sistemi yani barsaklarımız, vücutta en fazla yer kaplayan bölümlerden biridir. Barsaklarımızda yer alan bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmaları içeren ekosisteme mikrobiyota denilmektedir. Barsak Mikrobiyotamızda özellikle Firmicutes, Bacteroides, Proteobacteria, Actinomycetes, Verrucomicrobia ve Fusobacteria grupları yer almaktadır. Doğum şekli, anne sütü, beslenme, ilaç kullanımı, çevre gibi birçok etmen mikrobiyotamızı şekillendirmektedir. Yapılan bir çalışmada eskiden doğum anına kadar fetüsün steril olduğu düşünülürken mikrobiyotanın gelişiminin anne karnından itibaren başladığı saptanmıştır.
Mikrobiyota neden önemlidir?
Mikrobiyotanın sağlıklı bir vücudun işleyişinin bir parçası olduğu bilinmektedir. Mikrobiyotadaki dengenin bozulması ile pek çok hastalığı tetiklediği ve uyarıcı bir sinyal oluşturduğu saptanmıştır.
Barsak mikrobiyotası, bağırsakta yer alan parmaksı çıkıntılar olan villusların kılcal damar yoğunluğunu arttırarak barsak işleyişi ve hareketini etkileyerek barsak epitelinde bütünlük sağlamaktadır. Bu sayede villuslardan besin emilimi artmakta enerji üretiminde yaklaşık 80-200 kalorilik bir artış gözlemlenmektedir.
Barsaklarda sindirilemeyen polisakkarit içeren bazı gıdalar, barsak mikrobiyotasındaki bakteriler tarafından fermentasyona uğratarak kısa zincirli yağ asitleri olan asetat, bütirat ve propiyonat oluşturmaktadır. Kısa zincirli yağ asitleri, bağırsak mikrobiyotası tarafından kullanılmaktadır. Bu noktada liften zengin beslenmenin bütirat üretimi, kısa zincirli yağ asitlerinin ve faydalı bakterilerin azaldığı saptanmıştır.
Ancak neden enerji hasılatını arttırmak ve kısa zincirli yağ asitlerini arttırmayı neden isteriz?
Kısa zincirli yağ asitleri yağ doku ve insülin duyarlılığı etkileyerek enerji metabolizmasını düzenler. Kısa zincirli yağ asitleri, yağ hücrelerinden leptin ve enteroendokrin hücrelerden GLP-1 ve GLP-2 salınımını uyararak yağ depolanma sinyallerini azaltır, iştahı azaltır.
Obezitede mikrobiyota nasıl değişir?
Son dönemde obezite ile mikrobiyota arasındaki çift yönlü bağlantıya dikkat çekilmiş ve obezite, mikrobiyota bozukluğunun hem nedeni hem de sonucu olarak görülmektedir.
Obez bireylerde belirgin bir şekilde Firmicutes ve Bacteriodes bakterilerinin dengesi değişmiştir. Firmicutesler (kötü etkilere sahip olan bakteri grubu) obez bireylerde artış göstermektedir. Mikrobiyota besin sindiriminde de farklı işlevlere sahiptir. Ağırlık artışı ve yanlış beslenme ile birlikte olumsuz etkilenen mikrobiyota; polisakkarit içeren gıdaların işlenme hızının artışı ve sonuçta kısa zincirli yağ asitlerinin oluşumu, yağ dokuyu arttıran gen düzenlenmeleri ve inflamasyon ile obezite şiddetini arttırabilmektedir.
Obez bireylerde Firmicutes/Bacteriodes oranı artışı ile gen çeşitlerinin azalması ile kronik birçok hastalığı tetiklemektedir. Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve ağırlık kaybı ile birlikte dengeli bir mikrobiyota; enerji hasılatını olumlu yönde arttırmaktadır, bağışıklık sistemini düzenlemektedir, yağ metabolizmasını düzenlemektedir.
Bariyatrik ve Metabolik Cerrahi mikrobiyotayı nasıl değiştirir?
Bariyatrik cerrahi, obezitenin bilinen en etkili tedavi yöntemidir. Ameliyat sonrası ağırlık kaybı olması ve ağırlık kaybının korunması için beslenme alışkanlıkları düzenlenmeli, fiziksel aktivite arttırılmalıdır.
Beden kütle indeksi (BKİ) 40 kg/m2 üzerinde olan kişiler ve BMI>35 VE YANDAŞ HASTALIKLAR VARLIĞINDA belli endikasyonları karşılaması durumunda bariyatrik cerrahi uygulanabilmektedir. Cerrahi sonrası ağırlık kaybı ile birlikte mikrobiyotadaki bakteriyel çeşitliliğin arttığı ve kan parametrelerindeki düzenlenmelerde bu değişimin etkisi olduğu düşünülmektedir.
Yapılan çalışmalarda bariatrik cerrahi sonrası bağırsak mikrobiyotasında Firmicutes oranında azalma, Bacteroidetes oranında ise artış olduğu görülmüştür bu denge bağırsaktaki mikrobiyal çeşitliliğim olumlu yönde değiştiğini göstermektedir. Bariatrik ve metabolik cerrahi sonrası hastaların mikrobiyotalarında değişiklikler olmakta ve bu değişiklikler metabolik iyileşmeleri eşliğinde getirmektedir.
RNY GASTRİK BYPASS SONRASI BARSAK MİKROBİATASI DEĞİŞİKLİKLERİ
Barsak mikrobiyotasındaki değişim, safra asitleri ve bağırsak hormonlarının salınımını etkileyerek yağların emilimini değiştirmektedir. Deney Hayvanı Ratlar ile yapılan bir çalışmada RYGB sonrası 8 haftalık süreçte mikrobiyota çeşitliliği arttığı ve Firmicutes filumunda 4,5 kat, Bacteroidetes filumunda iki kat azalma saptanmıştır. Firmicutes/Bacteroides oranı obez bireylerde yüksek iken tıbbi beslenme tedavisi ve RYGB sonucunda bu oranın azaldığı belirtilmektedir.
Yapılan çalışmada, obezite cerrahisi sonrasında mikrobiyota değişimi en erken birinci haftada gözlemlenirken beşinci haftadan sonra mikrobiyotanın sabit bir hale geldiği gösterilmektedir.
Cerrahi sonrası yağ kütlesinin düzenlenmesinde mikrobiyotada üretilen kısa zincirli yağ asit üretimi ile bağıntılı olduğu düşünülmekte ancak tam metabolizması henüz yapılan çalışmaların yetersizliği dolayısıyla açıklanamamaktadır.
Roux-en-y Gastrik Bypass (RYGB) sonrası mikrobiyota kompozisyonu 1. haftada itibari ile değişim gösterirken 5. haftada sabitlenmeye başladığı gözlemlenmiştir. Ancak yapılan başka bir rat çalışmasında mikrobiyota değişikliğinin 9 yılda düzenlendiği ve yağ kütlesi azalmasını desteklediği gözlemlenmiştir.
Firmicutes/Bacteroides oranı obez bireylerde yüksek iken tıbbi beslenme tedavisi ve RYGB ile azaldığı belirlenmiştir. Başka bir çalışmada RYGB’nin barsak mikrobiyotası üzerine etkilerini değerlendirdiklerinde cerrahi sonrası 3. ve 6. ayda başlangıca göre anlamlı bir farklılık belirlerken 3. ve 6. ay arasında bir farklılık saptamamışlardır.
TÜP MİDE AMELİYATI SONRASINDA BARSAK MİKROBİATA DEĞİŞİKLİKLERİ
Sleeve Gastrektomi (SG,Tüp Mide) sonrası iyi olan Bacteriodes türü artarken Firmicuteslerin azaldığı saptanmıştır. SG esterleşmemiş yağ asidi ve safra asitlerinin fekal atımında artışa neden olduğu için enerji kısıtlı diyet barsak mikrobiyotasını olumlu yönde değiştirmezken, SG barsak mikrobiyotasını olumlu yönde değiştirmektedir. Bu sonucun da azalmış yağ ve ağırlık ile ilgili olduğu saptanmıştır.
RNY GASTRİK BYPASS VE TÜP MİDE AMELİYATLARINI KARŞILAŞTIRILMASI
RNY gastrik bypass ve sleeve gastrektominin mikrobiyota üzerine etkisinin kıyaslandığı bir çalışmada bypasslı hastalarda daha fazla mikrobiyal değşiklik olduğu ve daha fazla ağırlık kaybını desteklediği belirlenmiştir.
Bariatrik hastalar ile yapılmış mikrobiyota çalışmalarının sayısı oldukça az olmakla birlikte farklı sonuçlar yer almaktadır, bu alanda yapılacak daha gelişmiş ve uzun süreli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
BARİATRİK VE METABOLİK CERRAHİ SONRASI PROBİYOTİK KULLAMALI MIYIM?
Mikrobiyota yapısını yeniden şekillendirmek için tasarlanan terapötik müdahaleler, obezite riskini / derecesini hafiflettikleri tespit edildiğinden, son yıllarda artan ilgi görmektedir. Mikrobiyota modülasyonu, diyet ve / veya probiyotiklerin uygulanmasıyla sağlanır.
Laktik asit bakterileri (LAB) normalde hem insan mikrobiyotasında hem de fermente gıdalarda bulunur. İnsan deneylerinde gösterildiği gibi, tedavinin güvenliği, bildirilen yan etkilerin olmaması ve uygun uzun süreli uygulama nedeniyle, LAB uzun süredir insanlarda hastalığı önlemek veya tedavi etmek için probiyotik olarak kullanılmaktadır. Lactobacillus, Bifidobacterium ve Sacharomyces cinslerine ait bakteri suşları en yaygın olarak probiyotik olarak kullanılmaktadır.
RNYGB'yi takip eden yüksek pH ortamının, asidik ortama geçişi ile probiyotik bakteriler için daha iyi sağkalım sağladığı ve bu cerrahi prosedüre gönderilen hastaları probiyotik tedavi için umut verici bir hedef popülasyon haline getirdiği unutulmamalıdır.
Postoperatif dönemde probiyotik kullanımı yaygın olmasına rağmen, bariatrik cerrahi sonrası geleneksel probiyotiklerin etkinliği üzerine insan çalışmaları sınırlıdır. Bugüne kadar, kilo verme cerrahisini takiben probiyotiklerin etkileri 4 çalışma ile analiz edilmiştir, bunlardan 3'ü RYGB uygulanan obezite hastaları üzerinde yapılmıştır ve 1 tanesi SLEEVE GASTREKTOMİ'ye başvuran hastalar arasında yapılmıştır. Sonuncusu, ameliyattan 6 ay sonra, sırasıyla 1 yıl sonra hepatik, enflamatuar veya probiyotik tedaviyle ilişkili diğer klinik son noktalarda herhangi bir iyileşme bildirmedi, bu da SG'nin kendi başına büyük metabolik değişikliklere yol açtığını ve fazladan bir etki için çok az yer bıraktığını veya hiç yer bırakmadığını düşündürdü.
Öte yandan Chen ve ark. probiyotik ve sindirim enzimleri tedavisinin başlamasından iki hafta sonra 60 RYGB hastasında gastrointestinal semptomlarda iyileşme ve yaşam kalitesinde iyileşme gözlemlenmiştir. 9 RYGB hastası üzerinde yürütülen üçlü kör, randomize kontrollü bir çalışma, prebiyotik desteğinin tek başına kilo kaybını artırdığını göstermiştir.
Probiyotik uygulama, RYGB'yi takiben 44 hastada SIBO (İnce Bağırsaklarda Aşırı Bakteri Çoğalması)'daki gelişmeler ve artan kilo kaybı ile ilişkilendirildi.
PROBİYOTİKLER OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA VİTAMİN EKSİKLİĞİ GÖRÜLMESİNİ AZALTABİLİR Mİ?
Bariyatrik cerrahi, B12 eksikliği için artmış risk ile ilişkili olduğundan son derece önemlidir ve probiyotik desteğinin, ameliyat sonrası bariatrik hastaların mikrobesin durumunu iyileştirebileceğini düşündürmektedir. Doğal vitaminlere maruz kalmayı sağlayabilen probiyotik bakterilerin kullanımı, gıdanın sentetik moleküller ile zenginleştirilmesine değerli bir alternatif oluşturabilir ve ayrıca mikro besin dengesini yeniden sağlamayı amaçlayan mikrobiyota hedefli tedavilerin geliştirilmesini kolaylaştırabilir.
Bursa Diyabet ve Obezite Kliniği (BUDOM) olarak Sağlıklı günler dileriz..
HAZIRLAYAN; Diyetisyen Burcu Negizsoy
KAYNAKÇA:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7019602/
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7468806/
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/31388884/
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32249534/
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32840125/
https://link.springer.com/article/10.1007/s11695-020-05074-2
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/450365
http://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_20210/IMJ-19-208-En.pdf
https://www.journalagent.com/turkhijyen/pdfs/THDBD_76_3_353_360.pdf